Alman milli takım kalecisi Lehmann: Türkiye büyük bir millet.
Alman milli takım kaptanı: Türklere şapka çıkartıyorum.
Hırvatistan milli takım teknik direktörü Bilic: Hem kaliteleri var hem de başka birşey var. O yalnızca Türkler'de var onun ne olduğunu tarif edemiyorum, anlayamıyorum.
Yunanistan Futbol Federasyonu Başkanı Vassilis Gagatsis: Euro2008’de bundan sonra sonuç ne olursa olsun turnuvanın galibi Türkiye’dir.
The Daily Telegrnaph: Türkler yenilgi bilmiyor.
The Times: Türkiye takım değil fenomen.
ESPN: Türkler'in gücünü, cesaretini ve yorulmazlığını selamlıyoruz.
Futbolda yaşanan bu başarı kuşkusuz futbolla sınırlı kalmıyor, ekonomimize, ülke moralimize ve belki en önemlisi olumlu ülke algımıza ve Türkiye markasına çok büyük katkılar sağlıyor. “Euro2008 Ekonomisi” yazımda bu turnuvaya katılarak büyük artılara şimdiden kavuştuğumuzu ancak turları başarıyla geçersek bunun katlanarak artacağını söylemiştim. Turlar öylesine mucizevi geçildi ki etki çok çok daha büyük.
Ülkemizde de şu günlerde herkes pek şen pek mutlu; ne enflasyon konuşuluyor, ne işsizlik ne kapatma davası ne türban. Ayrıca reklamların nerdeyse tamamı Türk milli takımı üstüne kurulu. Herkes bu başarıdan kendisine bir pay çıkarmanın peşinde. Ancak burada firmaların/markaların biraz kısır kaldığını düşünüyorum. Turnuva öncesi hazırladıkları reklam filmlerini, bu muhteşem maçlar ve turlar geçilmesine rağmen aynen sunuyorlar. Yeni bir reklam filmi çekme zahmetinde bulunmuyorlar. Sanırım kaynaklarını turnuva sonrasına saklıyorlar.
Bir tebrikte Times başyazarı Barnes’e. Barnes şampiyona öncesi şu ifadeleri kullanmıştı: "Çılgın bir macera yaşamak istiyorsanız, Ay-Yıldızlılar'ın peşinden gidin" Şampiyonaya katılamayan İngiltere halkını Türk milli takımını tutmaya teşvik ediyordu ve sanki içine doğmuş gibi “çılgın bir macera” tabirini kullanıyordu. Ayrıca bu yazısında futbolun ülke markasına katkısının nasıl olabileceğine güzel bir örnek daha veriyordu Barnes: “Sporda olduğu kadar yemekleri, içkileri, doğası ve sıradan olanı muhteşem yapan küçük gariplikleriyle Türkiye’yi destekliyorum.” Gördüğümüz gibi bir ülkenin herhangi bir alandaki başarısından bahsedilirken yalnızca o başarıyla sınırlı kalınmıyor, ülke hakkında genel bir bilgi ve daha önemlisi olumlu yanları da sıralanıyor. Turnuva sonrası bu tarz yazıların çoğalacağına eminim. Özellikle de Barnes sanırım şimdiden ben demiştim demeye başlamıştır bile.
Milli takım hocamız Terim, bu başarıya mucize diyenlere güldüğünü belirtmiş ve mucizelere inanmadığını söylemiş. Sanırım başarının şans faktörüne fazlasıyla bağlanıp futbolcuların ve kendisinin başarısının görülmemesinden tedirgin olmuş Sayın Terim. Ancak mucize kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğündeki karşılıkları şöyle: “İnsanları hayran bırakan, tabiatüstü sayılan olay”, “İnsan aklının alamayacağı olay”, “Olağanüstü, şaşırtıcı”. Sanırım üst üste üç maçın geriden gelerek çevrilişi ve bunun son dakikalarda olması bu tanımlara uyuyor. Tabii gerçek olan da bunu futbolcuların ve Fatih Terim’in gerçekleştirmiş olması. Bir mucize var ve bunu yaratanlar.
Sonuç olarak ne olursa olsun muhteşem bir başarı ve inanılmaz bir Türkiye reklamı var. Euro2008 ile Türkiye markası değerine çok önemli artılar kattı. Bunun meyvelerini uzun süre alırız umarım ve bu süreci turnuva sonrasında da iyi ve doğru yönetiriz.
Muhteşem serüvenin bugün ki ayağındaki Almanya maçında milli takımıza başarılar… Yeni bir coşku bizi bekliyordur umarım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder