Bu Blogda Ara

24 Nisan 2013 Çarşamba

Anonim Mucitler ve Pazarlama Dehaları

Thomas Edison ve Graham Bell; 1800'lerde yaşasalar da günümüzün halen en bilindik isimleri... Dünyanın sonuna kadar da muhtemelen bu böyle olacak. Kolay değil, biri elektriğin, biri telefonun mucidi. 

Televizyonu icat eden John Baird de bu ikili kadar olmasa da her zaman adına ulaşılabilir olacak. 

Belki bu üçlü kadar yenilik getiren icatlar yapmamış olsalar da Steve Jobs, Sergey Brin ve Larry Page de her daim yaşatılacak diğer kişilikler. 

Peki ya gizemli mucitler?

Genellikle insanlığın hizmetine sunulan buluşlarının icat tarihi nedeni ile bildiğimiz bu efsanevi kişiler dışında hayran olduğum "anonim" mucitler var. Kim mi bunlar? Bakalım..:

13 Nisan 2013 Cumartesi

ALÂMETİFARİKA® MÜZELERİ*


Bir müze düşünün… 4 boyutlu tiyatroya; Andy Warhol ve Steve Penley gibi ünlü sanatçılar tarafından gerçekleştirilmiş Pop Kültür Galerisine sahip olsun. Bebeği olanlar için bebek arabası, ihtiyaç duyanlar için tekerlekli sandalye, körler için kabartma yazılı kılavuzlar ve motorlu scooter hizmetleri ile her kesimi düşünürken, fotoğraf ve video çekimini özgür bırakarak geleneksel müzecilik tabularına kafa tutsun. Yılda bir milyon üzerinde ziyaretçiye ev sahipliği yapması şaşırtıcı olmazdı herhalde!

Evet, genelde toplumun sınırlı bir kesimine hitap eden müzeleri böylesi bir yaşam alanı ve arzu edilen mekanlar haline getirmek, müzeciliğe ancak bir marka dokunuşu ile mümkün olabilirdi. 

Yukarıda sıralanan hizmetler, Coca-Cola’nın Atlanta’daki World of Coca-Coca adı altında hizmet sunan müzesine ait.  Coca-Cola’nın yanı sıra Harley Davidson’un 110 yıllık tarihi bir serüvene götüren müzesi; 1991 yılında kurulmuş olmasına rağmen köklerinin 1845 yılına uzandığını Nationale-Nederlanden ve NBM Postbank Group bankalarının devamı olmasına dayandırdığı ING Bank müzesi; özellikle ihtişamlı bir tasarıma sahip mimari yapılarıyla adlarından çokça söz ettiren Porsche, BMW ve Mercedes müzeleri; marka müzeleri denildiğinde ilk akla gelenler.

Kültür Birikimi ve Yeni Değerler…


Tarihte ilk olarak, eski kitapların korunup, sunulduğu mekân olarak doğan müze kavramı, zaman içerisinde arkeoloji müzesi, coğrafya müzesi, güzel sanatlar müzesi, bilim müzesi,  sanat müzesi olarak çeşitlenirken, günümüze yaklaşıldığında oyuncak müzelerinden, su altı müzelerine uzanan birçok özel alana konu olmaya başladı.

 Kuşkusuz, müze söz konusu olduğunda, merkezde “kültür ve değerler” yer alıyor. Bir ülkenin sembol olan öğelerinin oluşturduğu kültürün bu parçaları arasında; doğa güzellikleri, kitapları, sanat eserleri, bilimi, tarihi yapıtları arasında artık o ülkenin markaları da yer almakta. Günümüzde ekonomi ve iletişimin gelişimi paralelinde ülkeleri bir birinden ayıran sınırlardan yalnızca coğrafi ve siyasi sınırların kalmış olması, ülkelerin kendilerini markaları ile öne çıkarması, markaları ile farklılaşması sonucunu doğuruyor. Kısacası artık markalar, ticari değerlerinin çok daha ötesinde değerlere sahipler. Müziği ile dünyayı kasıp kavuran, filmleri ile tüm ülkelerde gişe rekorları kıran ülkelere bakın; dünyanın en büyük markalarına da sahip olduklarını göreceksiniz ve inanın bu basit bir rastlantıdan çok daha öte bir gerçek.

6 Nisan 2013 Cumartesi

Y Kuşağının Girişimcilikle Sınavı


Son yıllarda kuşaklar üzerine yapılan araştırmalar çoğaldı. Eğitimcilerden pazarlamacılara, antropologlardan siyasilere kadar herkes, kuşakları;  kuşaklar arası davranış farklılıklarını anlamaya çalışıyor.

Literatürde farklı kuşak incelemeleri olmakla birlikte, 1946-1964 arası doğumlulardan oluşan Baby Boomer(Bebek Patlaması) kuşağı, 1965-1979 arası doğumlulardan oluşan X kuşağı, 1980-1999 arası doğumlulardan oluşan Y kuşağı ve 2000 sonrası doğumlulardan oluşan Z kuşağı sınıflandırması, en bilindik ve en çok kabul gören kuşak sınıflandırmasıdır. Baby Boomer kuşağı; sadakatli, kanaatkâr, muhafazakâr ve teknoloji ile arası çok iyi olmayan özellikleri ile bilinirken, X kuşağı; otoriteye saygılı, toplumsal sorunlara duyarlı, teknoloji ile ilişkisi zorunluluklar paralelinde olan ve yine kanaatkâr yapılarıyla bilinmektedir. Teknoloji ile arası iyi olan Y kuşağı; sadakat duygusundan uzaklaşmaya başlarken, eğlenceyi, kazanmayı öne çıkararak bireyci davranışlar sergiler. Z kuşağı ise tam anlamıyla internet kuşağıdır. Z kuşağı; bilgisayarsız, mp3 çalarsız anılamazken, doğuştan da tüketicidirler.

Günümüzde teknoloji ve iletişimin gelişimi, ister istemez DNA’larımıza da işliyor. Hızla değişen dünya, bu değişime ayak uyduran, uydurmaya çalışan ve yetişemeyenleri ayırarak, birbirleri arasında uçurumlar yaratan kuşaklar doğuruyor. Dijital doğanlar ve dijital göçmenler de bu hızlı akımın doğurduğu farklılıkların anlamlaştırılmaya çalışıldığı ve temel hatlarla ifade edilmeye çalışıldığı bir diğer kuşak sınırlandırması. Dijital göçmenlerin son kuşağı olan Y kuşağı da (önemli bir çoğunluğunun taşıdığı özellikler nedeni ile dijital yerli içerisinde de kabul görür), kuşak araştırmalarının en rağbet göreni. Doğaldır; artık yavaş yavaş liderlik koltuklarına oturmaya başlayan; 80 doğumlular ile 95 doğumlular arasındakilerden oluşan bu kuşak, 2025 itibariyle çalışan kuşağın %75’ini oluşturacak.

Dünyaca ünlü iletişim network’ü Edelman, 2010 yılında Y Kuşağı üzerine gerçekleştirdiği “8095®” adlı bir araştırmasını geçenlerde güncelledi. Geliştirilen araştırmada bu sefer Türkiye de yer alıyor. Araştırmadan Y kuşağının en büyük hedefi olarak, “tutkuları ile örtüşen bir iş yapmak” sonucu çıkmış. İçinde bulunduğum kuşak olarak ben de gönül rahatlığıyla oyumu bu seçeneğe verebilirim. Çalışmak demişken, araştırmanın en öne çıkan sonuçlarından birini daha vereyim; Y kuşağı için hayattaki en büyük amaç, %48 ile kendi işini yapmak. Bingo! Y kuşağı girişimci…