Yukarıdaki paragraftan nasıl bir oranlama kısmı ile ekonomik konjonktür kısımlarını çekerek devam edelim. Malum ekonomik kriz ortamındayız ve bu durumdan sıyrılarak yaşamımızı sürdürmemiz mümkün olmuyor. Bu nedenle kısaca ekonomik kriz ortamında reklam-halkla ilişkiler paylaşımının nasıl olması gerektiğini irdeleyelim.
Bir markayı tüketiciyle buluşturan, zihinlerde canlı tutan en önemli araçların başında kuşkusuz reklam gelir. İhtiyaçlarımızı karşılayacak ürünlere olan yönelimimizde yol göstericiliğinin yanı sıra hayatımızın bir parçası haline gelen, önemli bir benlik göstergesi haline getirdiğimiz markaların bizde bu canlılığını koruması açısından da vazgeçilemezdir reklamlar. Halkla ilişkiler de reklamdan çok uzak değildir. Aralarındaki temel fark Yavuz ODABAŞI’nın Pazarlama İletişimi adlı kitabında da belirttiği gibi reklamın satış gibi ticari sonuçlara yönelik amaçları, halkla ilişkilerin ise kuruluş hakkında kamuoyunda olumlu bir imaj yaratmak, prestijini yükseltmek, güven ve destek sağlamak gibi amaçları olmasıdır. Bu aradaki farktan yola çıkarak ekonomik kriz ortamında hangisine ağırlık vermemiz gerektiği konusunda önemli ipucunu almış oluyoruz: Eğer özellikle yeni bir markayla yola çıkmadıysak, mevcut markamız-ürünümüz için çabalıyorsak halkla ilişkileri reklamın önüne taşımamız lehimize olacaktır. Ekonomik kriz ortamları önceden de bahsettiğimiz gibi psikolojik boyutları ön planda olan ve algılarda olumlu yer etme gerekliliğini artıran durumlardır. Dolayısıyla bu ortamlarda imajımızı kuvvetlendirmek, prestijimizi korumak ve güven vermek, satışları artırmaktan çok daha önemlidir. Zaten bu sayılanları sağlarsak uzun vadede satışların artacağı da önemli bir diğer gerçek. Ayrıca kriz ortamlarında olumlu algı ve güven çok önemli demiştik: halkla ilişkiler bu bağlamda da reklamın “inandırıcı değil, süsleme” zihniyetini taşımadığı için de önemlidir. Çünkü halkla ilişkiler birinci ağızdan değil ikinci ağızdan kaynaktır ve bir yerde ağızdan ağza pazarlama etkisine sahiptir.
Ekonomik kriz ortamında halkla ilişkilere yönelmek bu gerekçenin yanında maliyetler açısından da önemli bir tercih nedeni. Halkla ilişkiler kimyası gereği reklamdan çok daha az maliyet gerektirir. Kriz ortamında maliyetler bizler için çok önemli olduğuna göre reklam-halkla ilişkiler tercihinde iki kere düşünmemiz gerekiyor.
Yazımın sonunda ne reklamın ne de halkla ilişkilerin vazgeçilemez olduğunu yineleme gereği duyuyorum. Ancak kriz ortamlarında maliyet kalemlerini azaltma arayışlarında olanlara bir ışık olabilmek amacıyla halkla ilişkileri bir adım öne çıkarıyorum.
4 yorum:
sevgili ahmet, her zamanki gibi çok güzel bir yazı olmuş dostum.
ben de fikir beyan etmek isterim.
esasen sadece reklam veya sadece halkla ilişkiler olarak değerlendirirsek ikisi de havada kalıyor. yine bizim için anlamlı olan malum bütünleşik pazarlama iletişimidir. söz gelimi bir halkla ilişkiler çalışması yapıyor işletme fakat bunun reklamını yapmadan duyurumunu yapamıyor. duyuramadığı zaman da işletme için olumlu bir imaj oluşturmak güçleşiyor. bu sadece bir boyutu tabi. diğer taraftan ne yaparsak yapalım, maksat paraya çevirebilmek bu yapılanları aksi takdirde hiç bir anlamı kalmıyor. malesef günümüzde halkla ilişkiler ancak işletme bir leke almışsa temizleyici niyetine, reklam da televizyonlarda izleyici zaplasın diye kullanılıyor ama bu yanlış zinciri de kıracağımızı düşünüyorum pazarlamacılar olarak :))))
Yorumun ve katkın için teşekkürler Alişan. Uzun zamandır sesin çıkmıyordu, senden haber almak güzel oldu :)
aslında takipteyim medyalternatif'deki yazılarını da okuyorum ve daha evvel de konuştuk hatırlarsan fayda yaratabilen yazılar diye, işte tam da o tanıma uyuyor. anlayamadığım bir sebepten oraya yorum ekleyemiyorum. neyse yazılarını takipteyim şüphen olmasın :))
Çok sağol Alişan. Gerçekten seninde katkılarının olması mutlu ediyor beni. medyaalternatifteki yorum ekleyememe sorununla da hemen ilgileniyorum.:)
Yorum Gönder