Bu Blogda Ara

22 Eylül 2013 Pazar

Basit ama Zor iş: Meraklandıran Reklam...

Merak... Belki de dünyanın gelişmesindeki birincil motivasyon! Amerikayı keşfettiren, telefonu icat ettiren heves... 

Merak... Başına iş açabilecek gereksiz bilgi öğrenme güdüsü! Komşuya giren yabancıyı gözetlettiren, iş arkadaşının e-postalarını karıştırtan heves... 

Artısı ve eksileri ile bir insanı harekete geçirebilecek en önemli duygularımızdan olan merak, haliyle tüketici davranışlarına yön vermede de oldukça etkili. Yeni bir ürünün, yeni bir markanın en büyük yardımcısı olan merak, pazarlamanın her alanında karşımıza çıkabilmekte. Özellikle reklamlardaki kullanımı hayli keyifli sonuçlar doğuruyor. 

Dilimize de orjinalindeki kullanımı olan "teaser" olarak yerleşen reklamda merak/meraklandırma kullanımı, piyasaya yeni sürülecek olan bir ürün için hazırlanacak reklam kampanyasında ilk akla gelecek strateji kuşkusuz. Bunun en güzel uygulamalarından biri Motorola'ya ait: 



Sürekli gelişime tabi ürünlerin geliştirilmiş halleri hazır olduğunda, müşterilerinin heyecanını ateşlemek için de sıklıkla baş vurulan yöntemlerdendir reklamda merak kullanımı: 


Sadece yenilik söz konusu olduğunda da devreye girmiyor merak kullanımı. Bir bilinmeyen üzerine konumlandırdığın reklamın ile herkesin seni konuşmanı sağlayabilirsin. Bunu hatırlarsınız değil mi..:


(Turkcell o dönemlerde merak ettirmeyi çok severdi. Shubuo'yu da hatırlıyorsunuzdur eminim.)  

Markan için çok sevilen bir ünlü seçtin ve uzun soluklu reklam dizisine başlayacaksın. Seçtiğin ünlü zaten heyecan uyandırıyor ama tüketicileri biraz daha ateşlemek hiç fena olmaz..:


Merak ettirmek akılcı bir davranıştır. İnsanın en doğal, en temel duygularından birine hitap eder... Konuşturur, harekete geçirir. Ancak merakı başarıya ulaştıran; ulaşılan sonuçtur! Reklam ve benzeri ile tetiklenen merakın, beklentiyi de artıracağını unutmamak gerekir. 

Tetiklenen merakın cevap bulacağı süre de hassas bir nokta. Bundan 10-15 yıl öncesinde çektiği fotoğrafları görebilmek için 36'lık pozun bitmesini belki aylarca bekleyebilen tüketici, bugün flaşın patlamasının 4-5 saniye sonrasında merakını gideriyor. Araları zaten hiç bir zaman iyi olmayan merak ile sabrın arası günümüzde çok daha kötü!

Sabrı azalmakla birlikte merak duyacağı ilgileri çoğaldı tüketicinin. Dolayısıyla merak ettirmek de eskisi kadar kolay değil. Bu yüzden merak kullanımını diğer stratejiler ile güçlendirmek yollarına da gidiyor markalar. Bunun en taze ve güzel örneği Yahoo!'dan. 18 yıl sonra logo değişikliğine gitme kararı alan Yahoo! 30 günlük bir süre içerisinde her gün farklı bir logo ile açılıp, bunların içerisinden en beğenileni seçme yolu ile belirledi logosunu. Merak uyandırırken, merakı başarıya taşıyacak olan sonucu da tüketicilere bırakarak beklenti/gerçekleşme riskini de minimize ediyordu aslında.


Soru işaretinin yerine hangisi mi geldi? Buyurun, o da burada:


Hiç bir özel yeteneğim yok, sadece tutkulu bir meraklıyım diyen Albert Einstein yalnız değil. Merak tutkunları her yerde. Ve o merak, doğru yönetilebilindiğinde dünyayı değiştirebilecek, yaşama yön verebilecek bir güç. Haliyle bir o kadar da tehlikeli. İnsanların bu en doğal duygularından birine dokunulacağı zaman hep bir fazla düşünmekte fayda var!

Hiç yorum yok: