Gerçekleştirdiği tüketici segmentasyonunda çocuklara yönelik markası Ozmo ile Ogopogo adında yavru markasını piyasaya sürdü Şölen. Ayıcık şeklindeki kekinde yoğun çikolatasının yanında bir bardak sütten alınan miktara eşit kalsiyum ve fosfor bulunduruyor Ogopogo. Kuşkusuz bir çocuk olsam, yuvarlak bir kek yerine ayıcıklı keki yemeyi tercih ederdim. Ayrıca çocuğum için kek alacaksam, işin sağlık yönünü düşünür, tercihimi bu doğrultuda yapmaya çalışırdım. Şölen burada da önemli bir pazarlama başarısı göstermiş; hem ürünün kullanıcısına hem de ürünün satın alınmasına karar vericisine hitap etmiş. Elbette gözlemleyebildiğim başarıları bunla da sınırlı değil Şölen’in;
*Ozmo’sunu interaktif alanda da güçlendiriyor ve tüketici kitlesiyle bütünleştiriyor. www.ozmo.com.tr adresinde Ozmo deneyimini yaşayan küçük tüketicileriyle eğlence ihtiyaçları bağlamında da bütünleşerek, çağımız pazarlama yaklaşımında olmazsa olmazlardan bütünleşik köprüyü kuruyor.
* Kurumsal kimlik olan Şölen, çok fazla öne çıkarılmıyor. Keza çocuklar için Şölen’den ziyade Ozmo’nun daha anlamlı olacağı aşikar. Özellikle gıda sektöründe faaliyet gösteren markaların segmentasyonu başarılı yapabilmesi ve bunu farklı markalarla gerçekleştirebilmesi çok önemli. (Tadelle benim için belki kategorisinin en iyisi iken, Sağra’dan haberim dahi yoktu!!!) Şölen adı altında hem yaşlılara hem olgunlara hem gençlere hem de çocuklara ulaşamayacağınız gibi, Ozmo adı altında da hem küçük kek hem de bayram şekeri olamazsınız.
* Piyasanın liderlerini taklit etmiyor Şölen. Kendi varlığı ve yapabileceklerini bilerek, farklılık yaratarak ve pazardaki eksikleri bulmaya çalışarak, elinden geldiğince “ilk”lerle yer edinmeye çalışıyor. Bu belki de rakipleri geçebilmenin yegâne yolu. Ezeli rakiplerinin ürünlerinin taklitlerinin peşinden koşmazken, yeniliklerle büyüme çabası, rakiplerini kızdırmamanın yanı sıra tüketicilerin Şölen’e sempati duymasına yol açıyor. Açıkçası Şölen’den ziyade alt markalarına, ürünlerine. Ki bu Şölen’e duyulan sempatiden çok daha önemli. Açık olan şu ki ne Eti, ne de Ülker eskisi kadar yalnız değil. Ve aslında onların birbirleriyle uğraşıyor olması da Şölen için ayrı bir avantaj. (Şunu belirtmekte de fayda var ki; yeni ve ilk olan ürünlerinin muhtemel başarılarının rakiplerini kızdırmayacağını söyleyemeyiz.)
Şölen’e ikinci kez köşemde yer ayırıyor olmam bir tesadüf veya bir çıkar ilişkisi değil elbette. Marka başarıları, özellikle de Türk markalarının başarılı olması beni inanılmaz heyecanlandırıyor. Şölen’in de şimdiden belirtilerini gösterdiği büyük başarılar yakalayacağına inanıyorum ve bu inancı yalnız benim taşımadığım, bu belirtilerin yalnızca benim tarafımdan görülmediği de aşağıdaki başlıklardan görünmüyor mu?
- Yılın girişimcisi için finale kalan 5 isimden biri Şölen Çikolata Başkanı İsmail Çoban
- 2001 krizinden büyüyerek çıkan Şölen 2008 krizinde 90 milyon dolarlık yeni bir yatırımda bulunuyor.
- 120 ülkeye ihracat gerçekleştiren Şölen, 500 ton üretim kapasitesine sahip.
- 2004 yılında ISO 500 listesinde 345. olan Şölen 2007 yılında 243. sırada yer aldı.
- Üretiminin %70′ini ihraç eden Şölen yurtdışında; Loblaw, ED, Leader Price, Leclerc, Wal-Mart, Watsons ve Carrefour gibi uluslararası perakende zincir mağazalarında, yurtiçinde ise Migros, CarrefourSA, Carrefour Express, Real, Metro, Kipa, Bim ve DiaSA gibi ulusal perakende zincir mağazalarında boy göstermekte.
Ne diyelim, başarıların daim olsun Şölen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder