Bu Blogda Ara

24 Temmuz 2008 Perşembe

Bir de "Müze Kart"'ın Olsun...

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı muhteşem bir uygulamaya imza attı. “Geçmişine değer veren kültür ve sanatseverlere avantajlarla dolu bir kart” sundu. 20 YTL gibi bir bedelle ülkemizdeki 300’ü aşkın müze ve ören yerini bir yıl içerisinde istediniz zaman istediğiniz kadar ziyaret edebiliyorsunuz.

Ülkemizde birçok kültürel faaliyette olduğu gibi müze ziyaretleri ve tarihi miraslarımıza duyarsız kaldığımız konusu da her zaman eleştiri konusu olmuştur. Yabancıların bizim eserlerimize bizden fazla ilgi gösterdiği hatta bazılarının bizden daha fazla tarihimizi bildiği söylenir. Elbette bu söylenenler farazi şeyler değil, sizde benim gibi elinizden geldiğince tarihi ziyaretler gerçekleştiriyorsanız birçok kez yabancı turistlerin bizlerden fazla olduğunu fark etmişsinizdir. Kültür ve Turizm Bakanlığı da bu duruma el koymak istemiş olacak ki Müze Kart projesini gerçekleştirmiş. 20 YTL gibi bir rakamla böylesine bir hizmet gerçekten muhteşem. Bu rakam bile tek başına bizim tarihimize olan alakamızın eseri pek tabi. Dünyanın birçok yerinde, bizim tarihimizi yansıtan eserleri görebilmek bir seferlik ziyarette 100 avro gibi rakamları gözden çıkarmayı gerektirebiliyor.

Proje başlangıcından sonraki 10 günlük süre içerisinde karta ulaşanlar 150.000 kişiyi bulmuş. Hedefin milyonlar olduğu yerde heyecan verici bir rakam değil ancak ülkemizdeki müze kültürü düşünüldüğünde umutlandıran ve heyecanlandıran bir rakam.

Cüzdanınızda taşıdığınız birçok kartın yanına bir de müze kart eklemekte fayda var. Müze ve ören yerlerini ziyaret eden biri değilseniz bile cüzdanınızda böyle bir kart olduğunu bilmek karşınıza bir müze çıktığında(ki mutlaka çıkacaktır) sizi oraya sürükleyebilme gücüne sahip olacaktır. Bu hazzı aldıktan sonra da o kartın müdavimi olacağınıza eminim. 20 YTL’ye bir sipariş verin ve kartınız evinize kadar gelsin.

Kültür ve Turizm Bakanlığını ve bu kampanyanın fikir babasını tekrardan tebrik ediyorum. Kamu kurumlarının pazarlama faaliyetlerinde daha çok bulunması gerektiğini her zaman söylüyorum. Sosyal sorumluluk bilincini en iyi pazarlayabilecek kurumlar kamu kurumları olacaktır. Kamunun maliyet avantajı, daha doğrusu maliyet ve kâr kaygısı olmaması böylesine güzel hizmetler ortaya koyabiliyor.

Yeri gelmişken biraz “özlü” sözlenelim:

Tarih milletin hafızasıdır; tarihini bilmeyen milletler, hafızasını kaybetmiş insanlara benzerler.”(Anonim)

Bir çınar için toprak altındaki kökleri ne ise -ve bu kökler kurudukça çınar nasıl kurumaya başlarsa- bir millet için de tarih odur. Tarihini bilen millet, kökü sağlam çınar gibidir. Zamanla eski âdet ve ananesini, yaşayış tarzını unutan, tarihini bilmeyen, ecdadının neler yapmış olduğundan haberi olmayan bir millet, kendini ayakta tutan köklerinden birkaçını kurutmuş demektir.” (Kazım Karabekir)

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Yiğitçim, keşke bu daha önce yapılsaydı ve ben de tebrik ediyorum fakat, Tarihi eserlerimiz pislk içinde harap bitap, yazılarla dolu ve bazıları ev haline getirilmiş bazıları tuvalet! Bunlara sahip çıksa keşke önce Truzim bakanlığı!

y'~'t dedi ki...

Kesinlikle haklısın Onur, tarihi eserlerimizin güvenliği, korunması konularında çok zayıfız ama belkide bu yüzden böylesine uygulamalar gördüğümüzde bu kadar heyecanlanıp seviniyoruz işte. :) Bir yerden başlamak ve devamını getirmek için umutlanıyoruz. Umarım öylede olur.

Unknown dedi ki...

uygulama gerçekten çok güzel ancak, önce millet olarak kafamız içindeki uygulamayı geliştirmemiz lazım :) saygılar.