Aslında okuma alışkanlığı Dünya orta

En iyisi bende özet geçmeye başlayayım ve asıl anlatmak istediğim konuya geleyim.
Twitter'ın benim için ki birçoklarımız için de en çekici tarafı "samimiyet". Subjektif fikirleri, insanların doğallıklarını yaşıyoruz. Kendimize yakın hissettiğimiz kişilerin iletişimine dahil olup, bizi eğlendiren kişileri takip ediyor; bize fayda sağlayan kurum ve kuruluşlara daha yakın oluyoruz. Ancak artan popülerite, herşey de olduğu gibi, twitterda da samimiyeti gün geçtikce azaltıyor.
Çok doğaldır ki, pazarlamacılar bu mecrayı da temsilcisi oldukları markaların menfaatine kullanmak istiyorlar. Bunun olmamasını istemek hayalcilik olur, abes olur. Ancak bunu yaparken bazı temel ve doğal davranışların değiştirilmemesi gerçeği pazarlama amacının yerine getirilmesi için de elzem önem taşıyor. Bu durum hem pazarlama davranışları hem de faaliyet gösterilecek olan mecranın davranışları için geçerli.
Bu bozulmaların en belirginlerinden birini geçenlerde AXE yaşattı bize. #ceydaatesing hashtag'ı altında paylaşımlarla kendi kampanyasını yaymak amacındaki AXE'ın bu akımına bir baktık

Aynı paralelde değil aslında ama twitter'ın populeritesinin artması ardından son günlerde yine artan bir diğer uygulamadan da bahsetmekte fayda var. Özellikle prime-time olarak adlandırılan saatlerdeki televizyon programlarında, izleyiciyi #hashtag altında yönlendirmek. (Yalan Dünya adlı dizideki sağ alt köşede bazı araklıklarla çıkışlarından hatırlayabileceğiniz üzere.)
Yapımcıların bu yola başvurmasında, twitter'ın artan popüleritesi yanında, rating ölçümündeki sıkıntılarının da önemli bir payı olduğunu düşünüyorum. Malumunuz, Aralık 2011'de televizyon raiting ölçüm şirketilerindeki usulsüzlük ve manüpülasyonların tespiti ardından, TV kanalları o tarihten itibaren rating ölçümü gerçekleştiremiyorlar. İşte bu noktada, özellikle prime-time programlarındaki ölçümü "nispeten" twitter ile sağlıyorlar. "En çok konuşulanız" hazzını yalnızca kendilerine bir başarı kıstası olarak görmediklerini, aynı zamanda reklamverenin karşısına da "buyrun, bu saatlerin twitter'da en çok konuşulanı biziz, reklamları alalım" tadını da yaşadıklarını hissedebiliyorum. Geçenlerde okuduğum bir makalede, twitter'da paylaşımların en yoğun olduğu saatlerin 20:00-22:00 ve sonrasında da 22:00-23:00 olduğunu hatırlıyorum. Bu noktada da TV programlarının prime-time'ı ile twitter'ın prime-time'ının bir olması da karşılıklı etkileşimin sonucu olması yanı sıra verinin değerini de artırıcı bir etken.
Artık, iş-ekonomi dergilerinin kapak konusu olarak, kitap konusu olarak, TV programları konusu olarak sık sık karşımıza çıkmaya başlayan twitter ile daha çok karşılaşacağız. Belki daha birçok tahmin bile edemeyeceğimiz kullanımlarıyla tanışacağız...
Kim her ne olarak kullanırsa kulansın, herkesin kullanım amacı doğrultusunda memnuniyeti hiç dinmeyecek bir mecra olması temennilerimle...