Bu Blogda Ara

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Yaşayan Marka Olmak... (At Bi' Sakal!)

Brian Wilson ismi muhtemelen size de benim gibi pek bi'şey ifade etmiyor. Peki, 800razors desem? Sanırım o da çok tanıdık gelmedi... Bu gerçekler altında Brian Wilson ismi ile 800razors markasını bir araya getiren bir haberin, (hemen) tüm geleneksel gazetelerde ve internet sayfalarında dahi yer almasının güçlü bir anlamı olmalı...

Bu anlam, abartılı bir sakala sahip kişiye, sakallarını kesmesi karşılığında 1 Milyon Dolar teklif edilmesinin altında gizli elbette. 

Los Angeles beyzbol takımı oyuncusu olan Brian Wilson'un, yandaki resimde de görülen sakallarına göz diken tıraş bıçağı markası 800razors, bunun karşılığında 1 Milyon Dolarlık bir bedel ödemeye hazır. Kuşkusuz, her iki ismin de pek bir anlamı olmadığı Türkiye dahi haber olmasının nedeni ise bu iki isimden de bağımsız olarak sakal kesimi karşılığında 1 Milyon Dolar teklif etme çılgınlığının şaşırtıcılığı ve dolayısıyla ilgi çekmesi.


800razors, bu teklifi, Wilson'un sakallarından duyduğu rahatsızlıktan dolayı yapmıyor elbette. "Bu sakalları kesse kesse 800razors keser; bunu kesen neyi kesmez ki" gibi mesajları vermekte değil asıl amaç! 

Türkiye gibi hedef pazar dışında dahi en yaygın iletişim araçlarına konu olabilecek bir fırsatın farkındalığı... Bu teklifin Amerika'da bizdekinden çok daha ilgi çekici bir haber olacağını kestirmek zor değil. Pek tabi, bu yaygınlık ve etki de bir reklam kampanyası düzenlemenin, 1 Milyon Dolar'dan daha fazla bir maliyet yaratacağını kestirmek de...

Yeri gelmişken bu stratejinin üstadını anmadan da geçmeyelim. 800razors'un bu teklifi altında yatan stratejiyi en iyi ve sürekli uygulayanların başında Red&Bull geliyor. Sıra dışı olan hemen her şeyin hep yanı başında biten Red&Bull'un bu çılgınca işler için harcadığı paralara şaşıranların bu şaşkınlarının yersizliği de aynı gerekçe altında gizli. 

Günümüzde tüketicilerin marka mesajlarına, reklam bombardımanına her geçen gün artan kayıtsızlığı ortamında; daha düşük maliyetlerle çok güçlü etki yaratan sıra dışı/çılgın fırsatların farkına varabilen veya bazen de bu etkiyi yaratacak ortamı kendi hazırlayabilen markalar, 
en güzel ifade ile günümüzün "yaşayan" markalarıdır...

Hiç yorum yok: