Bu Blogda Ara
27 Aralık 2007 Perşembe
Porsche
Porshe şimdide afiş reklamlarında kötü bir darbe vurmuş Ferrariye. Ferrarisini satan bilge adlı kitapta isminin kullanılmasından başta pek rahatsız olmamıştır sanırım Ferrari ama bu reklamı gördükten sonra düşüncesi ne olmuştur merak ediyorum...
26 Aralık 2007 Çarşamba
PAZARLAMADA ULUSALCILIK(MİLLİYETÇİLİK)
Son zamanlardaki terör olaylarıyları ve milli takım gündemliliği nedeniyle tekrar gün yüzüne çıkan milliyetçilik duyguları ve uygulamaları nedeni ile bende bu konuda birşeyler yazmak istedim. Şunuda belirtiyimki yazı içerisinde zaman zaman milliyetçilik olarak kimi zamanda ulusalcılık olarak bahsedeceğim. Çünkü ikisininde tamamiyle aynı anlam taşıdığını herhangi bir nüans farkı olmadığıa inanıyorum.Ulusalcılık, günümüzün her alanında kendini göstermektedir. Siyasetin içerisinde, sporun içerisinde, iletişimde, tarihte, heryerde... Herhangi bir unsur önem kazanırda pazarlama bu olgudan uzak kalır mı? Elbette kalmaz. Tabii bu yalnızca pazarlamanın gündemi herzaman sıkı sıkıya takibinden değil, ulusalcılığın yapısından da kaynaklanmakta.
Ulusalcılığın tarihsel olarak ilk doğuşu insanların bir arada topluluk olarak millet-ulus niteliği kazanması ile 18. 19. yüz yıllarda gerçekleşmiştir. Bu dönemlerde yaşanan Amerikan ve Fransız devrimleri sahip oldukları eşitlik, özgürlük, halk egemenliği gibi olgularla ulusalcığın temelini oluşturmuşlardır. 18. yüzyıl sonları ile 19. yüzyıl başları arasındaki bu süreçte halk, ortak ideallerine, ortak dillerine, yaşadıkları topraklara, gelenek ve göreneklerine bağlanmışlardır. Bu bağlanmayla beraber her ulus kendine has semboller geliştirmiş ve bunları kendilerini ifade biçimi olarak kabullenmişlerdir. Bu sembollere işaretlere bağlanmakta bir kimlik yaratmıştır. İşte bu kimliğe yönelme halkı harekete geçirme gücüne sahiptir.(Yrd. Doç. Dr. Kemal YAKUT Kapitalizm, Sosyalizm ve Milliyetçiliğin Ortaya Çıkması syf.102) Pazarlamacılar için de işte işin bu kısmı öne çıkıyor: halkı harekete geçirme gücü!
Ulusalcılığın pazarlamada kullanımında ürününü direkt olarak ulusalcılık üstüne konumlandırma yanı sıra çoğunlukla kullanımı çeşitli dönemlerde bu duygudan yararlanma şeklinde oluyor. Ürünü ulusalcılık üstüne konumlandırmak gerçekten büyük bir yüreklilik ve cesaret işi. Aslında ulusalcılığın kullanımı direk bir bıçak sırtı durumu. Çünkü ulusalcılık akla değil duygulara hitap ediyor.
bunu zaten vurguluyor ve kabulleniyor. Ancak reklam kampanyalarında bu tutumdan yavaş yavaş çekildi. Çünkü milliyetçilik üstüne yapılan stratejiler belirttiğim gibi çok büyük riskler içeriyor. Peki nasıl uzaklaştı Cola Turca bu reklamlardan, öncelikle yurtta sulh cihanda sulh sloganı içeren bir milliyetçi reklam daha ama burda bir kafa tutuş yoktu, ortak amac söz konusuydu. Sonrasında ise artık oturmuş bir marka olmasının da gerekliliğiyle, rakiplerinin reklam kampanyalarına benzer reklamlarla piyada var olmaya başladılar. Serinletmeyi vurgulayan, her sofrada olması gerektiğini vurgulayan ve promosyonlarını anlatan reklamlar. Ancak Cola Turca halen milliyetçilik duygusuna sahip bir marka. Üreticisi Ülker'de bu çizgide zaman zaman yerini alıyor zaten. Milli takımlar ana sponsorlukları gibi.Milli takımlar ana sponsorluğu da demişken, ulusalcılığın(milliyetçiliğin) daha çok öne çıktığı durumlar nelerdir onlara bakalım:
2- Milli gün ve bayramlar
3- Uluslar arası Spor Organizasyonları
4- Uluslar arası Antlaşmalar ve alınan kararlar
5- Markanın Milli Marka kabulü
6- Olumlu ülke algısı
7- Yalnız ulusal pazarda faaliyet
n kullanılması vazgeçilmez bir araç olmaktadır. Bunun en güzel yakın örnekleri, Turkcell, Ülker ve Alpet reklamları. 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası yolunda mücadele eden futbol milli takımıza sponsorluklar sağlamış ve reklam kampanyalarıyla da yanlarında olduklarını vurgulamışlardır. Turkcell’in tüm ulusun milli takımla sahada yer alan reklamı, Alpet’in Türk olan Mehmet Aurelio’ya istiklal marşını söyletmesi ve Opet çalışanlarıyla beraber milli marşta hazır ol şeklinde durmaları ulusal duyguları üst düzeye çıkarmıştır. Opet reklamı ulusalcılığın çok tehlikeli bir araç olduğunu belirttiğimizde ki gibi çok büyük tepkiler de çekmiş hatta RTÜK tarafından yayından kaldırılmasına varan bir süreç işlemiştir. Tabii bu reklamların şehit verdiğimiz günlerde yoğunlaşması da tesadüf değildir. 4- Uluslararası Antlaşmalar ve Alınan Kararlar
Gittikçe sınırların kalktığı ve hızla küreselleşen dünyamızda uluslar arası antlaşma ve kararlarda etkili olmaktadır. Bir devletin başka bir ülkeye karşı aldığı bir karar tüketiciyi de direkt olarak etkilemekte ve satın alma kararlarını etkilemektedir. Ülkemizde de bu tür sorunlarla sık sık karşılaşmaktayız. Ermeni soykırımını kabul eden ülke ürünlerine karşı bir tepki, AB üyeliğimize destek vermeyen ülke ürünlerine karşı bir tepki sürekli gündeme gelen ve bildiğimiz konulardır. Bu işletmeler bu gibi durumlarda bu kimliklerinden biraz daha sıyrılıp, faaliyet gösterdiği ülkedeki yatırımlarını ve katkılarını ön plana sürerek, bu tepkilerden etkilenme oranlarını minimize etme çabalarına girmektedirler. Bu gibi durumlarda ülkeye verdikleri vergilerden sağladıkları istihdam olanaklarından ve sosyal sorumluluk kapsamında yaptıkları faaliyetlerden bahsederek faaliyet gösterdikleri ulusun menfaatlerini koruduklarını vurgulama çabasını içerisine girmekteler.
Ayrıca ülkenizi markanızda sürekli vurguluyorsanız, markanıza karşı oluşacak olan ilk algı ülkeye karşı var olan mevcut algı olacaktır. Ülkemizde Amerikan bayrağı veya sembolleri taşıyan ürünler bazı kesimler tarafından beğenilmekte ve kullanılmaktadır. Bu ülkemizdeki Amerika’ya karşı olumlu algıları olan tüketici grubunun davranışlarını gösterir. Hatta bu noktada Washington Portakalından bahsetmekte gerekir. Aslında Washingtonla hiç bir alakası olmayan portakallara bu ismin verilmesi bu algıdan kaynaklanıyor. Bu konuda maalesef ülkemiz dezavantajlıdır. Türkiye denildiğinde yabancıların aklına ilk gelen şeyler terör, kargaşa tarzı öğelerdir. Bu konuda çeşitli çalışmalar vardır. Global Market Insite (GMI) şirketi için Anholt National Brand Index'in yapmış olduğu son araştırma dünyada en olumsuz imaja sahip ülkeler sıralamasında İsrail’in ardından en kötü imaja sahip ülke olarak Türkiye gelmektedir. 36 ülke arasında gerçekleştirilen bu çalışmada çeşitli alanlarda ülkemiz 4-5 basamak üst sıralara çıkabilse de(yönetim ve turizm çekiciliği gibi konular) genel algıda sondan ikinci sıradadır. Bu durumda Türkiye ismini vurgulayarak yapılacak uluslar arası bir çalışma kısa dönemde çok başarılı olamayacaktır.
Merak edenler http://www.bturk.com.tr/ adresinden hem bu manifestoya hem de ürün dizaynlarına ulaşabilir. Ürünlerinde kullanılan tüm öğeler Türklerin zengin kültürlerini sembolize ediyor. Göktürklerden Mevlanaya, Laleden İstanbul temalarına bir çok Türklük sembolü kullanılıyor. Hedefleride hem ulusal hem de uluslararası başarı. Çok cesur bir girişim. Ülke algımızın olumsuzluğunda zor bir başarı yolu var. Ancak benimde isteğim başarı göstermeleri. Belki ülke algımıza olumlu katkıları bile olabilir. İsteğimizde bu yönde zaten. 19 Aralık 2007 Çarşamba
Öncelikle Merhaba

