Küçüklüğümde bihaberdim... Market raflarında, manav tezgahlarında görmeye başlamam ardından Trabzon'da dedemin bahçesine dikmesi ile iyice haşır neşir olmuştuk kivi ile...
Anavatanı Çin'in güneyleri olarak bilinen kivi, A ve C vitaminlerini taşıması yanı sıra bağışıklık sistemini güçlendirmesi, bağırsakları çalıştırması, nezle ve soğuk algınlıklarına iyi gelmesi gibi faydaları ile bilinir. Lezzet kısmı ise tabi ki talebi yaratan ana nedeni!
Peki, kivinin iyisinden anlar mısınız? Bilenleriniz olabileceği gibi, bilmeyenler için yineleyerek yazımın da odak noktasına doğru yol alalım. Dalından (asma tarzı bir bitkinin meyvesidir) koparılan kivileri koymuş olduğunuz sepet içerisine elma attığınızda kivinin gelişimini devam ettirdiğini ve daha olgun hale geldiğini görürsünüz. Tadındaki lezzeti artan kivi, sertliğini de yumuşaklığa bırakır. Aynı şekilde elmanın da kividen güç aldığını; rengindeki değişim ve lezzetinden anlarsınız. Tek başlarına ifade ettikleri anlamları, sırt sırta vererek güçlendirir elma ile kivi...
Ekosistemin pazarlamacılara sunduğu güzel mesajlardan sadece biri. Ürününüz, markanız ne kadar iyi olursa olsun; onu daha iyi yapacak mutlaka bir yan ürün/marka veya hatta bir rakip mevcuttur. En net olan örneğinden gitmek gerekirse, bir banka olarak allayıp pulladığınız kredi kartınızı, master veya visa ile eşleştirmezseniz mevcut pazarda bir yerlere gelemezsiniz. Elbette asıl bahsettiğimiz bu denli keskin birliktelikler değil. Bir süpermarket manav reyonundaki çileklerin hemen yanına konumlandırılmış pudra şekeri; bir gençlik filmi içerisine yerleştirilmiş enerji içeceği daha heyecan verici...
Aslında insan ilişkileri içinde geçerli kivi ile elma sinerjisi... Ne kadar eğitimli, iyi, ahlak sahibi olursanız olun; sizin bu değerlerinizi artırabilecek başkaları her zaman bir yerlerde olacaktır ve mesele de onlarla beraber olabilmektir... Doğruyu bulabilmek; kivinin yanındaki elma olabilmektir... Seni geliştirecek olanın üzüm değil, elma olduğunu bilebilmektir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder