Her yıl sonu olduğu gibi, 2013'ün de sonlarına geldiğimiz bu günlerde herkes 2014 kehanetlerine başladı... 2014 yılında giyim modası ne olacak? Dolar/Avro nereleri görür? Ekonomi ne kadar büyüyecek? Şampiyon kim olacak?
Cevabı üzerine tahminlerin yürütüldüğü bu soru listesini genelden özele sonsuzlaştırmak mümkün.
İnsanın içindeki merak, bilinmeze olan korkusu ile birleşince öngörü kıymetli bir hazineye dönüşüyor. Şüphesiz ki başımıza gelecekleri bilebilmek gibi bir güce sahip olmak, bizleri harika bir süper kahramana dönüştürebilirdi. Ama maalesef kötü haber; böyle bir güce sahip birini dünya, tarihi boyunca konuk etmedi!
Hatta durumun vahametini biraz daha somutlaştırmak gerekirse, Profesör
Philip Tetlock tarafından 10 yıl süre boyunca 284 uzmanın 82.361 öngörüsü üzerinden gerçekleştirdiği çalışmanın, uzmanların ileriye dönük öngörülerinin gerçekleşme yüzdesi ile bilgisayarda rastgele üretilen sayıların tahmin edilen sayı çıkma yüzdesi arasında çok az fark olduğu sonucuna ulaştığını söylemek gerek.
İnsanların tecrübelerinden, sahip oldukları entelektüel birikimden çıkarımlar yaparak öngörülerde bulunması elbette abes değil. Hatta kesin bir doğruya varmasa dahi, bilinmezliklerin neler olduğunu ortaya koyması açısından faydalı da. Ancak öngörünün kesin bir kehanet olarak kabul edilmesi, bilinmezlikten daha yıkıcı sonuçlar yaratabilme gücüne sahip.