Şu hayatta her şeyden uzak kalabilirsin ama reklamlardan asla... Bir amiş(amish) dahi olsan o reklam gelip seni bulacaktır.
Sınırsız ihtiyaçlarımızın sınırsız alternatiflerinin olduğu çağımızda markaların kendi ürününün tercih edilmesi adına verdiği (doğal) savaş ortamı haliyle sayısız reklam mecrası doğuruyor. Milyonlarca mesaja maruz kalmaya başlayan tüketicinin dikkati ve ilgisi de her geçen gün azalıyor. Bu noktada da markalar için farklı olmak, yaratıcı olmak birincil görev haline geliyor. Ama marrifet bunları kendini doğru konumlandırabilerek yapabilmekte yatıyor.
Bazı sektör oyuncularının işi ise daha zor. Hareket alanları kısıtlanıyor çünkü. Özellikle (halen) en etkili mecra olan televizyondan uzaklaştırılıyorlar. Bunların başında sağlık sektörü geliyor. Kamu gücü, reklamın aldatıcı/yanıltıcı olabilme ihtimalini göz önünde bulundurarak vatandaşları için bu riski göz ardı edemeyerek konu sağlık olduğunda olabildiğince temkinli olmayı tercih ediyor. Daha derin gerekçelere sahip olmakla birlikte bir diğer öne çıkan yasak gerekçesi de reklamın maliyet artıcı etkisi. Vatandaşın sağlık hizmetini olabildiğince uygun bir maliyete indirme isteği, oldukça kabul edilebilir bir düşünce.
Sağlık kadar önemli bir diğer husus eğitim olunca, sınırlamalar burada da söz konusu oluyor. Eğitim almak her vatandaşın anayasal hakkı. Böyle olunca da reklamın potansiyel risklerinden koruma motivasyonunu da görev ediniyor kamu gücü. Ancak sanırım temel eğitimden çıkıp, uzmanlaşmaya konu bir eğitim söz konusu olduğunda hassasiyet azalıyor! Gündemin en yoğun TV reklamları olan üniversite reklamları aksini düşünmeye izin vermiyor...
Esasen kanunda üniversitelerin TV reklamı vermesi üzerine sınırlamalar da mevcut. Fakat bu sınırlamaları göz ardı edebilmeye olanak veren kanunlar da... Sınırlamalar ve sınırlamaların panzehiri üzerine Zeki Yüksekbilgili yazdıkları ile bu reklamların TV ile bize nasıl ulaşabildiğini anlatmaya çalışmış.
Üniversitelerin bu duvarı yıkmalarını bir tarafa bıraksak da reklamlarını izlediğimde ne yapmak istediklerini, yaptıklarından nasıl sonuç elde edebilmeyi düşündüklerini anlamak güç. Ülkedeki üniversiteye yerleşme sistemi, üniversite tercih motivasyonlarımız ve vakıf üniversitelerinin maliyeti gibi gerçekler çevresinde düşündüğümde reklam yapmak için reklam yapmak düşüncesi ötesinde olumlu bir mantığa ulaşamıyorum.
Örnekler üzerinden gitmek gerekirse, reklam seven üniversitelerin en popüleri olan Nişantaşı Üniversite'nin reklamını izleyerek bir soluklanalım:
İsmail YK klibi tadındaki bu reklam ile hangi gençliği hedefliyor Nişantaşı Üniversitesi? Onlara ne vermek, onlardan ne almak istiyor? Ya da bu reklam zihnine yerleşmiş bir işveren Nişantaşı Üniversitesi mezununu hangi motivasyon ile tercih etmek isteyecek?
Peki ya 2 milyon cengaver içerisindeki 415 Spartalı arayışındaki Süleyman Şah Üniversitesi?
2 milyon aday içerisindeki en iyi 415'i hedeflemek vizyon mu bilmiyorum ama bu reklam ile Süleyman Şah Üniversitesi hakkında en küçük bir bilgiye sahip olamadığımı biliyorum. Neden onları seçmeliyim, bana ne verebilecekler, bu güne kadar ne vermişler vs...
Ülkemizde gençler öncelikle köklü üniversiteleri, mezunlarından bir çok başarılı örneğini gördüğü üniversiteleri tercih ederler. Öğrencilerin ve (belki onlardan daha çok) ebeveynlerin hayali, alınabilecek en yüksek puanların alınması ve elde edilen bu güç ile hayali kurulan mesleklere ulaşılabilecek en ideal tercihi yapabilmektir. Vakıf üniversiteleri henüz ülkemizde bu hayalleri süsleyebilecek bir deneyime / geçmişe sahip değiller. Bu deneyim eksikliğinden daha kötüsü, sosyal bir dertleri de yok!
Belki acı ama maalesef özel üniversitelerinin en temel konumlandırması, iyi (istenen) bir puan alamayan ama varlıklı olan gençlerin üniversiteli sıfatı kazanabilme alternatifleri olması. Ve yine maalesef vakıf üniversitesi reklamlarından tek anladığım, onların da bu konumlandırmanın farkında olmaları ve bundan rahatsızlık duymamaları...
Yukarıdaki iki reklam da yalnızca kendimce en vurucu! olanları. İzlediklerim arasında aksini iddia edenine rastlamadım. Her an her birine fazlasıyla maruz kalmamız nedeniyle sadece ikisine yer vermek yeterli diye düşünüyorum.
Ne yapmaları gerektiği üzerine ukalalık yapmak niyetinde de değilim ama konu bir üniversite reklamı olduğunda illaki TV reklamı kullanılacaksa da yapılacak tercihin kurumsal imaja katkı olması gerektiği düşüncem özetleyici olacaktır sanırım.
Kar amacı gütmek elbette onların da hakkı ancak konu eğitim olduğunda biraz da idealist olunmamalı mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder